Farklı ülkelerde otelleri ve birçok yatırımı olan laik bir iş adamı olan Besim Tibuk, o yıllarda savunduğu görüşlerle hem dikkat çekiyor hem de büyük beğeni topluyordu. Besim Tibuk ile Liberal Demokrat Parti’nin maceralı hikayesini sizler için derledik. Bakalım LDP’nin 29 yıllık öyküsünde neler yaşanmış?
Siyasi tarihimizde koltuğundan ayrılmayı tercih etmeyen siyasetçilere sık sık rastlarız. Liberal Demokrat Parti’nin kurucu lideri Besim Tibuk da bu birkaç isimden biri.
Logosuna bakıldığında çok şirin bir partiyi çağrıştıran bu hareket, 1990’ların ortalarında kamuoyunun başka hiçbir siyasi partiden duymadığı teklifler ve çıkışlarla hep gündemde kalmayı başardı.
LDP lideri Besim Tibuk, Türkiye’de ordunun siyasete karışmasını eleştiriyor, askerlerin tamamen sivil yöneticilerin emrinde olmasını savunuyor, devlet iktidarına son verilmesi gerektiğini düşünüyor ve şiir okuduğu için cezalandırılan Recep Tayyip Erdoğan’a destek ziyaretlerinde bulundu.
Besim Tibuk’un görüşleri bunlarla da sınırlı değildi. Türkiye’de devlet ekiplerinin çok fazla ve gereksiz olduğunu savunan Tibuk, iktidara gelirse binlerce kamu görevlisini görevden alacağını açıkça ifade etti.
TRT’de yaptığı propaganda konuşmasında “Ne varsa satacağız. Bu TRT’yi de satacağız” diyen Besim Tibuk girdiği seçimlerin hiçbirinde istediği sonucu alamadı.
Türkiye’nin sorunlarını ancak Liberal Demokrat Parti’nin politikalarının çözebileceğini savunan Besim, “Ülkeyi şirket gibi yönetecek”, “Şirket gibi değil bakkal gibi yöneteceğim” şeklinde kendisini eleştirenlere yanıt vermekten çekinmedi.
AK Parti’nin kuruluş yıllarında Avrupa ve ABD’ye yakın politikalarını ve ekonomi yönetimini beğendiğini belirten Besim Tibük’ün özellikle 2011 yılından sonra görüşleri değişmeye başladı.
Besim Tibuk’un siyaseti bırakmasıyla 2002’den bu yana altı genel başkan değiştiren LDP, seçimlerde de oylarını artıramadı.